Son günlerde Türkiye’nin gündemine oturan Rümeysa Öztürk’ün tutukluluğu, uluslararası alanda yankı bulmaya devam ediyor. ABD’de bir üniversitede akademik kariyerini sürdüren ve insan hakları konusunda önemli çalışmalara imza atan bir profesör, Öztürk’ün özgürlüğü için açlık grevine girmeye karar verdi. Bu eylem, hem Öztürk’ün durumu hem de Türkiye’deki insan hakları ihlalleri konusundaki tartışmaları derinleştiriyor.
Rümeysa Öztürk, sosyal medyada yaptığı paylaşımlar nedeniyle gözaltına alınarak tutuklanan genç bir kadın aktivisttir. Eğitim hayatına Türkiye’de devam eden Rümeysa, sosyal konularda farkındalık yaratmayı hedefleyen etkinliklere katılarak gençler arasında önemli bir rol üstlenmiştir. Sosyal medyada gerçekleştirdiği kampanyalar ve etkinlikler, onu birçok kişi tarafından desteklenen bir figür haline getirse de, bu durum onu hedef haline getirmiştir. Öztürk’ün avukatı, kendisinin siyasi bir tutuklama ile karşı karşıya kaldığını ve insan hakları ihlali yaşandığını belirtmektedir. Bu bağlamda, Öztürk’ün durumu, uluslararası alanda insan hakları savunucuları tarafından dikkatle takip edilmektedir.
Prof. Dr. Mark Johnson, Rümeysa Öztürk’ün tutukluluğuna dikkat çekmek ve insan hakları ihlallerine karşı bir protesto eylemi gerçekleştirmek amacıyla açlık grevine başlamıştır. Johnson, ''Onun için açlık grevine başlamam, sadece bir bireyin hakları için değil, aynı zamanda tüm insanların özgürlükleri için bir ses olma çabasıdır'' diyerek eyleminin amacını açıkça ifade etmiştir. Öğrencileri ve akademik camia, Johnson’ın bu cesur eylemine destek vermekte; sosyal medya üzerinden kampanyalar başlatmış ve #FreeRumeisa hashtag’ini yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar.
Öztürk’ün serbest bırakılması için uluslararası bir dayanışma çağrısı yapılan protestolar, sadece ABD sınırlarıyla sınırlı kalmamış, Avrupa’nın pek çok kentinde de benzer eylemler gerçekleştirilmiştir. İnsan hakları dernekleri ve aktivistler, Öztürk’ün durumuna dikkat çekmek için sokaklarda ve online platformlarda seslerini yükseltmişlerdir. Açlık grevleri ve diğer protestolar, Türkiye’deki akademik özgürlükler ve insan hakları ihlalleri konusunda küresel bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Son günlerde, Rümeysa Öztürk’ün annesi de tutuklu kızı için dünya genelindeki destekçilerle birlikte yaptığı açıklamalarda, ‘’Kızımın sesi olmalıyız. Onun çaresizliği, birlikte mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor’’ ifadelerine yer vermiştir. Öztürk’ün durumu, hem ulusal hem de uluslararası medya organlarının gündeminde geniş bir yer tutmakta. Rümeysa’nın durumu, özgürlük arayışının sembolü haline gelirken, ona destek verenler ise adaletin yerine gelmesi için durmaksızın mücadele etmeye devam ediyorlar.
Özetle, Rümeysa Öztürk’ün tutukluluğu, pek çok insanın ve aktivistin sesini yükseltmesine neden olmakta ve bu durum, insan hakları konusundaki mücadelelere ışık tutmaktadır. ABD’li Profesör Mark Johnson’ın yaptığı açlık grevi, yalnızca bir bireyin kurtarılması adına değil, aynı zamanda tüm dünyada insan haklarının savunulması adına önemli bir adım olarak görülmektedir. Onun bu eylemi ile birlikte, dünya genelindeki birçok kişi Rümeysa ve benzeri hikayeler için mücadele etme kararı almıştır. Böylece, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri ve akademik özgürlüklerin korunması konuşmaları, artık dünya çapında yankı bulur hale gelmiştir.