El Salvador, Orta Amerika'nın en küçük ülkelerinden biri olmasına rağmen, göçmenlerin yaşadığı sorunlar açısından oldukça büyük bir problemle karşı karşıya. Ülke, son yıllarda siyasi istikrarsızlık, ekonomik kriz, ve şiddet olaylarıyla dolu bir dönem geçirdi. El Salvador’un yerel halkı, değişim umuduyla yola çıktıkları ABD'ye hayatlarını kurtarmak için göç ediyorlar. Ancak ABD'deki yaşamları, çoğu zaman hayal ettikleri yaşamdan çok uzak. Bu nedenle, El Salvador'daki göçmenlerin yaşadığı bu "cehennem" ortamı, yalnızca El Salvador’un değil, aynı zamanda ABD’nin de sorumluluğundadır.
El Salvador, uzun yıllardır devam eden iç çatışmalar, uyuşturucu kartelleri ve yoksullukla mücadele eden bir ülke. Bu sorunlar, ülke içerisinde büyük bir huzursuzluk yaratmakta ve halkın yaşam standartlarını her geçen gün düşürmektedir. 2021 yılı itibarıyla El Salvador, dünya genelinde en yüksek cinayet oranlarına sahip ülkelerden biri oldu. Özellikle gençler arasında artan çeteler ve mafya etkisi, gençlerin yurt dışında yaşam umudunu artırıyor. Göç, birçok aile için tek çare haline geldi. Ancak, bu süreçte yaşanan zorluklar ve Amerika Birleşik Devletleri'nin göç politikaları, El Salvador’daki halkın hayatını daha da zorlaştırıyor.
ABD hükümeti, sıkı göçmen politikaları ile biliniyor. Bu durum, El Salvador'dan gelen göçmenler için ciddi engeller oluşturuyor. Onlarca yıl boyunca süre gelen göçmen akışı, ABD'deki yaşam koşullarının yanı sıra yerel halkın yaşadığı ekonomik zorlukları da etkiliyor. Genel olarak, El Salvadorlu göçmenlerin ABD sınırında karşılaştığı zorluklar, göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Sınırda karşılaştıkları ayrımcılık ve dışlanmışlık hissi, onlara sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik zararlar da veriyor.
El Salvador'daki göçmenlerin yaşadığı bu dram sadece yerel bir problem değil; aynı zamanda ABD’nin politikaları ile doğrudan bağlantılı. El Salvador’daki siyasi ve ekonomik çöküş, dolaylı olarak ABD’nin dış politika ve ticaret anlaşmalarıyla şekilleniyor. ABD, Orta Amerika'daki ülkelerle yapılan ticaret anlaşmaları ve sağlanan ekonomik yardımlarla, bu ülkelerin gelişiminde büyük bir rol oynamaktadır. Ancak bu yardımlar çoğu zaman yetersiz kalıyor ya da yanlış ellere geçebiliyor. Özellikle, hükümetin yoksul kesimlere yaptığı sosyal yardımların, çetelere veya kötü yönetimlere gittiğine dair çok sayıda rapor mevcut. Bu dikkat çekici sorumsuzluk, El Salvador’un gidişatında belirleyici bir rol oynuyor.
Giderek daha fazla insan, ABD’ye ulaşmak için göç etme yolunu seçse de, bu insanların karşılaştığı zorluklar ve hatta hayatta kalma mücadelesi, göç öncesi düşüncelerinden çok daha trajik. Yakın bir zamanda, El Salvador'un mevcut yönetimi, ABD’nin göçmenler üzerindeki etkisinin altını çizen açıklamalar yaptı. Yönetim, bu bağlamda “Cehennemdeki” geçişin sorumlusunun yalnızca El Salvador olmadığını, aynı zamanda ABD’nin de bu konuda düşünmesini gerektiğini ifade etti. Bu açıklamalar, yapılan sivil toplum araştırmaları ve anketlerle de destekleniyor.
Sonuç olarak, El Salvador’un göçmenleri, yurtlarında yaşadıkları zorlukların bir yansıması olarak ABD’ye ulaşmaya çalışıyorlar. Ancak, bu süreçte yaşadıkları 'cehennem' deneyimi, siyasi kararların ve dış politikaların doğrudan bir sonucu. El Salvador’un geleceği, hem kendi yönetiminden hem de uluslararası toplumdan beklediği destek ile şekillenecek. Dolayısıyla, göçmenlerin yaşam mücadelesinin sadece kendi ülkelerinde değil, aynı zamanda ABD’nin sorumluluğunda da olduğu unutulmamalı.